Haberler

15 Mart 2021
YAZAR FİGEN ŞAKACI, EDEBİYAT SERÜVENİNİ ANLATTI

Edebiyat dünyasının usta kalemlerinden Figen Şakacı, “Başarılarıyla İlham Verenler” söyleşilerimizin ikinci konuğu oldu. Yazar Şakacı’yla, ilk romanı Bitirgen ile başlayan edebiyat yolculuğu üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

İSMEK’in düzenlediği “Başarılarıyla İlham Verenler” söyleşileri devam ediyor. İSMEK Uzaktan Eğitim sistemi üzerinden yapılan canlı yayının ikinci konuğu, edebiyat dünyasının usta isimlerinden Yazar Figen Şakacı idi. İlk gençlik yıllarında çeşitli gazete ve dergilerde muhabirlik yapan Şakacı, yazı serüveninin, Her Doğum Bir Mucizedir ve Mizah Zekânın Zekâtıdır adlı söyleşi kitaplarıyla başladığını belirtti ilk olarak. Prof. Dr. Aykut Kazancıgil ile söyleşisini kaleme aldığı “Her Doğum Bir Mucizedir” ve Tarık Minkari ile söyleşinin yer aldığı “Mizah Zekânın Zekâtıdır” kitaplarının, kurguya ve bir insanın hayatını anlatmaya dair kendisine deneyim kazandırdığını belirtti.

Bitirgen’den Üçlemeye

Yazar Figen Şakacı, iki söyleşi kitabının ardından edebiyat dünyasına “Bitirgen” adlı romanıyla adım attığını belirtti. Hikâyeyi küçük bir kız çocuğunun dilinden anlattığı Bitirgen’den söz ederken, romanın, beş yıllık bir yazım sürecinden geçtiğini kaydetti. Bitirgen’in yazımında, çocukken tuttuğu günlüklerin çok yardımı olduğunu vurgulayan Şakacı, söyleşinin sonlarına doğru bir izleyiciden gelen, “Hâlâ günlük tutuyor musunuz?” sorusu üzerine, bu alışkanlığının devam ettiğini ifade etti.
Ona romancı kimliğini kazandıran Bitirgen’in ardından okurlar, üçlemenin ikinci romanı “Pala Hayriye” ile buluştu. Bu romanda Bitirgen’deki ele avuca sığmayan küçük kız çocuğu Hayriye’nin 18-40 yaş arası dönemini anlatan Şakacı, üçlemeyi, karakterin yaşlılık dönemini yansıtan “Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı” ile tamamladığını dile getirdi.

“Kesekli Tarla” Öyküleri
 
Yazar Figen Şakacı, katıldığı canlı söyleşimizde, roman üçlemesinin ardından öykü kitabı Kesekli Tarla’yı kaleme aldığına değindi. Kitaba adını veren “kesek”in ne anlama geldiği soruldu yazara. Söylediğine göre kesek, yürürken ayağa takılan, batan çerçöp anlamına geliyor. Şakacı, Kesekli Tarla’yı, “Aslında bir tür memleket alegorisi diyebiliriz.” sözleriyle ifade etti. Kitapta 22 öykü bulunduğunu belirten Şakacı, bu öykülerden her birinin farklı zamanlarda yazılmış olmalarına rağmen, bir araya geldiklerinde bir bütünü oluşturduklarını ifade etti. Sadece kadınları yazıyor, sadece kadın okurlara hitap ediyor, gibi bir algının doğru olmadığına dikkat çeken Şakacı, Kesekli Tarla’daki öykülerde kadınların yanı sıra erkekleri ve çocukları da anlattığına vurgu yaptı.

Bilim Kurguya Mesafeli

Roman ve öykülerindeki karakterlerin bir yazar olarak kendisinden izler taşıyıp taşımadığının sorulması üzerine, her karakterin kendine özgü bir hikâyesi ve o hikâyenin bir anlatılış biçimi olduğunu söyleyen Şakacı, “Kendimi de araya sokuşturayım demek, edebiyatın asli meselesi değildir.” diye konuştu. Keyifli geçen söyleşi sırasında neler okuduğu sorulduğunda ise romanları ve öyküleriyle tanıdığımız yazar, şiire düşkünlüğüne değinerek, şiirin müziğini çok önemsediğini ifade etti. Polisiyeyi de severek okuduğunu belirten Şakacı, Amerikalı polisiye yazarı Patricia Highsimith’i favorisi olarak gösterdi. Okuma skalasının oldukça geniş olduğunu, mümkün olduğunca farklı coğrafyaların edebiyatını okuduğunu söyleyen Şakacı, sadece bilim kurgu romanlara mesafeli olduğundan söz etti. 

Kadınlık Halleri Üzerine Stand-Up Gösterileri

Yazar Figen Şakacı, Türkiye’nin ilk kadın feminist stand-up sanatçısı aynı zamanda. Adı, İstanbul Kadın Müzesi’nde yer alan Şakacı’ya, sahnedeyken neler anlattığı soruldu. Yaklaşık iki yıl devam eden stand-up gösterilerinde, kadınlık hallerini anlattığını belirten Şakacı, 99 depremine kadar devam ettiğini, depremle birlikte kendi deyimiyle, tadının kaçtığını ifade etti. Eğlenerek yaptığı o gösterilerin, şimdi geriye bakınca, “İyi ki yapmışım” dediği iyi bir yaşam deneyimi olduğunu belirtti Şakacı.
Yazar Figen Şakacı’ya yöneltilen sorulardan biri de, “Dünyaya bir daha gelsem yine yazar olurdum diyor musunuz?” şeklindeydi. Şakacı, elbette yine yazar olmak istediğini belirterek, “Bir aşk ilişkisi bu; bazen karşılıklı gidiyor, bazen platonik.” diye konuştu.