Haberler

20 Nisan 2022
İKİ YAKANIN LEZZET USTASI: MARIA EKMEKÇİOĞLU

Gastronomi dünyasının tanınan ismi Yazar-İşletmeci Maria Ekmekçioğlu, “Başarılarıyla İlham Verenler/ Öğrenme Yolculuğu” söyleşimizin canlı yayın konuğu oldu. Selanik’ten aldığı yemek kültürünü, Anadolu yemek kültürü ile besleyen Ekmekçioğlu, keyifli sohbette başarıya giden serüvenini anlattı. Bitmek bilmez bir enerjiyle yeni tatlar peşinden koşan lezzet ustası, farklı tatları buluşturmaktan keyif aldığını dile getirirken, meşhur incir dolmasının tarifini izleyenlerle paylaştı.

Bir Ağustos gününde İstanbul Kandilli’de başlayıp Selanik’e uzanan, sonrasında yine İstanbul’da devam eden bir yaşam öyküsü onunkisi. Kalabalık, büyük sofraların kurulduğu kocaman bir aileden gelmesi, onun şimdiki yaşamının nüvesini oluşturuyor. Sözünü ettiğimiz kişi, gastronomi dünyasının tanınan ismi, Yazar-İşletmeci Maria Ekmekçioğlu. Lezzet ustası, moderatörlüğünü Enstitü İstanbul İSMEK Uzaktan Eğitim Yöneticisi Soner Şimşek’in üstlendiği “Başarılarıyla İlham Verenler/ Öğrenme Yolculuğu” canlı söyleşimize konuk oldu.
Maria Ekmekçioğlu hikâyesini anlatmaya, bugün bulunduğu yerde olmasının belki de en büyük mimarı olan ailesinin portresini çizerek başladı. Annesinin, -kendi deyimiyle müthiş yemekler yapan- çok iyi bir aşçı olduğunu söyleyen usta şef, çocukluğunun anneanne, babaanne ve dedenin de olduğu büyük bir evde geçtiğini anlattı.

Yazarlık Serüveni, “Bir O Yaka, Bir Bu Yaka” Başladı
Hikâyesini anlatırken çizdiği portrede, baharat kokuları içinde keyifle yemek yapılan büyük bir de mutfak vardı. Yaptığı yemeklerde erken yaşta kaybettiği annesi ve ağabeyi ile anılarını yaşatmak istediğini söylemeden geçmedi usta şef. “En büyük amacım, yemeklerimde annemin, ailemin bana bıraktığı kokuyu, lezzet mirasını yaşatmaktı.” diye konuştu. Alaçatı’dan arkadaşı olan Gökçen Adar’ın ısrarıyla birlikte kaleme aldıkları “Bir O Yaka, Bir Bu Yaka” adlı ilk kitabı da bu amaçla yazılmış. Kitabın Yunancaya çevrilerek Yunanistan’da da yayınlandığını söyleyen Ekmekçioğlu, “Hatıramdaki Mezeler”, “Tarçın Kokusu”, “Maria ile Yunanistan” adlı kitaplara da imza atmış.
Baharatlara karşı büyük bir zaafı olduğunu söyleyen Maria Ekmekçioğlu, bu zaafın ona “Aşk Kokulu Baharatlar” kitabını yazdırdığını belirtti. Kitapta 32 baharatın, bir aktar dükkânındaki küçük bir kavanozda yer alıncaya kadarki yolculuğunu anlatmış. Kitapta bu baharatlarla yapılan yemek tariflerine de yer verdiğini vurguladı. Pandemi döneminde “Maria’nın Tencereleri” adlı bir yemek kitabı daha yazdığını söyleyen usta şef, bu kez bir roman kaleme almaya başladığını şu sözlerle anlattı; “Küçük oğlum Paskal’la birlikteyiz restoranda. Aşçılık okudu, çok başarılı bir şef. İşin büyük kısmını ona devrettim şimdilerde, ben roman yazıyorum. Bir Rum kadının hayat hikâyesini yazmaya kadar verdim. Roman bitmek üzere.”

Çok Gezdi, Çok Öğrendi
Öğrenme yolculuğu hakkında yöneltilen sorulara içtenlikle yanıt veren Maria Ekmekçioğlu, kendisini bu yolculuğa iten en önemli motivasyon unsurunun, başarma hırsı olduğunu belirtti. Hep daha fazlasını öğrenmek için sürekli farklı yerlere gittiğini söyleyen Ekmekçioğlu, Avrupa ve Afrika’da pek çok yere gitmiş. Anadolu’dan ilham aldığını söyleyen Maria Ekmekçioğlu, “Harran, Halfeti, Urfa, Adana, Konya, Nevşehir, İzmir’in bütün çevresi, Alaçatı, Karaburun… Anadolu’yu köy köy dolaştım.” diye konuştu. Yemek konusundaki birikimini başkalarına aktarmak konusunda sadece kitapla yetinmemiş Maria Ekmekçioğlu. Buna bir de televizyon programcılığını eklemiş. İstanbul’un semtlerini gezip birbirinden leziz tarifler verdiği program 5-6 bölüm olarak planlanmış, ancak izleyicinin yoğun ilgisiyle 40 bölümü bulmuş anlattığına göre. Yunanistan’da yayınlanan program 40 bölümle de kalmamış, bu kez Anadolu’yu karış karış gezip Türk yemek kültürünü, unutulmaya yüz tutmuş lezzetleri paylaşmış izleyenlerle. Yine 40 bölümü bulan program, Yunanistan sınırlarını aşmış, Kanada ve ABD’de yayınlanmış.
Yeni şeyler öğrenmeye, öğrendiklerini paylaşmaya olan merakından bahsederken, aynı zamanda üniversitede ders verdiğini de anlattı Maria Ekmekçioğlu. “Evet her gün yeni bir şey öğreniyorum. Bazen öğrencilere ders anlatırken, ‘Hocam siz nasıl bu seviyeye ulaştınız?’ diye soruyorlar. ‘Daha ilkokula gidiyorum.’ diyorum. Gastronomi hakikaten dipsiz bir kuyu gibi. Daha öğrenecek o kadar çok kültür, o kadar çok yemek pişirme tarzı ve o kadar çok baharatlar, meyveler, sezbeler var ki...” derken, heyecanı gözlerinden okunabiliyordu.

“Keyifsizken Yemek Yapmam”
Keyifli sohbet sürerken, modunun pişirdiği yemeklere etki ettiğini de dile getirdi Maria Ekmekçioğlu. “Çok mutlu olduğum zaman inanılmaz lezzetli yemekler çıkıyor ama biraz sinirli olduğum zaman öyle olmuyor. Çünkü keyifle mutfağa girdiğin zaman içindeki huzur, ruhundaki keyif direkt yemeğine de yansıyor insanın.” diyerek, bu nedenle keyifsiz olduğunda yemek yapmaktan kaçındığını dile getirdi.
Canlı yayın sırasında izleyicilerden gelen soruları da yanıtladı konuğumuz. Yaptığı yemeklerin sunumuna önem verip vermediği sorulunca, “Ben, fine dining tabaklar dedikleri türden süslü püslü tabaklar çıkarmıyorum. Fine dining lezzeti var tabaklarımda ama fine dining sunumum yok. Çünkü sunum yaparken lezzeti kaçırıyorsun bana göre. Ben lezzete, malzemenin kalitesine daha çok önem veriyorum.” dedi.
“Sizin için lezzet mi daha önemli, sağlık mı?” sorusuna ise “Sağlık. Benim restoranımda zeytinyağı ve tereyağından başka bir yağ bulamazsın. Lezzet verici kimyasallar asla olmaz. Restoranda sabah ilk işimiz stok hazırlamak olur. Balık suyu, sebze suyu, et suyu... Onlarla lezzetlendiririz yemeklerimizi. Domates salçamızı biz kendimiz yaparız mesela elimizden geldiği kadar.” şeklinde yanıt verdi.

Çikolata İlk Aşkıydı
“Çikolatanın sizde ayrı bir yeri olduğunu biliyoruz. Eğitim aldınız mı çikolata yapımıyla ilgili?” sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı Ekmekçioğlu; “Çikolata benim ilk aşkımdı. Çok severdim, çikolatalı tatlılar yapardım evde. Annemin mutfağını perişan ederdim. (Gülüyor.) Onun için babam, daha daha liseye giderken bana bir pastane dükkânı açtı. Selanik’teydi dükkan. Sadece çikolata yaptım o pastanede ve 13 sene boyunca sırf çikolata üzerine çalıştım.” Babasının İskenderiye’den gelen bir arkadaşından da çikolata ile baharatların lezzet uyumunu öğrendiğini anlatan konuğumuz, “Ahilleyas’tan çikolata ile baharatların birleşmesinin sırlarını öğrendim. ‘Aşk Kokulu Baharatlar’ kitabımı ona ithaf ettim.” sözleriyle yad etti baba dostunu.
Maria Ekmekçioğlu, farklı tatları bir araya getirmekten, yeni lezzetler keşfetmekten keyif aldığını tekrarladı. Ardından adeta deneyim ile cesaretin buluşma noktası diyebileceğimiz o meşhur incir tarifini paylaştı izleyenlerle. İncir tarifinin de yer aldığı söyleşinin tamamını www.youtube.com/watchlinkinden izleyebilirsiniz.